Diyabet (Şeker Hastalığı)
Şeker Hastalığı ya da tıptaki adıyla Diyabetus Mellitus , gündelik hayatta kısaca diyabet olarak adlandırılmaktadır. Diyabetin birkaç farklı türü bulunur. Tüm diyabet hastalarında ortak olan; kandaki glukozun (şeker) hücrelerin içine alınamamasıdır.
Acıbadem Sağlık Grubu hastane ve tıp merkezlerinde diyabet hastalığının tanı ve tedavisi için bütüncül bir yaklaşımla hizmet veriyor. Diyabet hastalığının yönetiminde k an şekeri kontrolü ve hastalığın komplikasyonlarına karşı önleyici tedavilerin yanı sıra, Diyabet Okulları aracılığıyla diyabet hastalarına diyabetle yaşam konusunda bilgi veriliyor ve eğitim çalışmaları yapılıyor.
Diyabet hastalığına bir takım ruhuyla yaklaşılan Acıbadem’de hastalar endokrinolog ve/veya iç hastalıkları hekimi, diyabet hemşiresi ve diyetisyenlerin oluşturduğu diyabet ekibi tarafından değerlendiriliyor; hastanın tıbbi durumuna ve yaşam tarzına uygun yaklaşımlarla tanı ve tedavi hizmeti sunuluyor.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?
İnsan vücudunun enerji ihtiyacı; alınan besinlerdeki karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Bu besin öğeleri sindirilirken glikoz adı verilen basit şekerler açığa çıkar. Glikoz vücudun tüm organları için en önemli besin kaynağıdır. Hücrelerin glikozun enerjisini kullanabilmesi için, glikozun hücre içine alınması gerekir. Glikozun hücre içine girmesini ve glikojen olarak depolanmasını sağlayan, pankreas bezi tarafından salgılanan insülin hormonudur.
Şeker hastalığı ya da diyabet (Diabetes Mellitus) , pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkan, yüksek kan şekeri ile seyreden bir hastalıktır.
Diyabet tedavi edilmediğinde, küçük damar sistemi başta olmak üzere, vücudun çeşitli organ ve dokularına zarar verebilen, ömür boyu süren bir metabolizma hastalığıdır.
Diyabetli hasta sayısı tüm dünyada ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Dünyada 425 milyon yetişkin diyabetli yaşamaktadır. Bu sayının 2040 yılında 642 milyona ulaşması bekleniyor.
Diyabet hastalarında, kan şekeri seviyeleri çok yükseldiğinde, vücut enerji sağlamak için yağları kullanmaya başlar ve bu durum keton üretimine neden olur.
Türkiye Diyabet, Hipertansiyon , Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEP-II) Türkiye’de diyabet ve obezite oranlarındaki artışın endişe verici boyutlarda olduğunu göstermiştir. Çalışmada 12 yılda diyabet sıklığının %90 artarak, %7, 7’den %13, 7’e çıkarken, obezite oranının %44 arttığı görülmüştür. Halen ülkemizde tanısı konmamış olanlarla birlikte 10 milyonun üzerinde diyabetli olduğu varsayılmaktadır.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri
Diyabet, insülin hormonun yeterince üretilememesi veya vücudun bu hormonu etkili kullanamaması durumunda gelişir. Ömür boyu sürebilen şeker hastalığı, erken tanımlanması durumunda kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Bunun için öncelikle belirtilerinin takip edilip gerekli tanı ve tedavi yöntemlerinin doktor gözetiminde uygulanması gerekir. Diyabet (şeker hastalığının) belirtileri arasında;
- Çok su içme, çok idrara çıkma (özellikle geceleri idrara çıkma)
- Ağız kuruluğu
- Aşırı acıkma hissi
- Halsizlik ve bazen zayıflama
- Görme sorunları
- Dişeti hastalıkları
- Ayaklarda yanma, karıncalanma hissi
- Yaraların geç iyileşmesi, enfeksiyonlar (idrar yollarında, akciğerde)
- Yüksek şeker koması (karın ağrısı, bulantı kusma, şuur bulanıklığı)
- Cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık) yer alır.
Tip 2 diyabet bazen hiç belirti vermeden tesadüfen yapılan kan şekeri ölçümü ile de teşhis edilebilir.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Türleri Nelerdir?
Diyabet birkaç farklı türde görülebilir, 4 temel tipi bulunur. Bunlar; Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet, gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) ve özel diyabet formları dır. Diyabette vücut gerekli insülini üretemez ya da kullanamaz, böylece kandaki glikoz seviyesi yükselir. Tip 1 diyabette vücudun doğal olarak insülin üretimi azalır. Tip 2 diyabet ile Gestasyonel diyabette ise vücut insülinin etkisine karşı direnç geliştirir. Bu iki durumun sonucunda kan şekerinin yükselmesi (hiperglisemi) durumu gerçekleşir. Henüz bütünüyle ortaya çıkmamış şeker hastalığı türüne ise gizli şeker ya da pre-diyabet adı verilir.
Tip 1 Diyabet Nedir?
Tip 1 diyabet yani diabetes mellitus , vücudun kan şekerini kontrol etmek için yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi durumudur. Bunun sonucunda da kandaki şeker (glikoz) seviyesi çok yüksek değerlere ulaşır. Kanda aşırı derecede yükselen glikozu kontrol altında tutmak için günlük insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duyulur. Tip 1 diyabet genellikle küçük yaşta ortaya çıkar. Vücudun kendi bağışıklık sisteminin pankreasın insülin üreten hücrelerine saldırmasından kaynaklanan otoimmün hastalıktır.
Tip 1 şeker hastalığı diyabetik ketoasidoza yani DKA 'ya neden olabilir. DKA, vücutta ciddi insülin eksikliği olduğunda ortaya çıkar. Enerji için şeker kullanamayan vücut, bunun yerine vücutta bulunan depolanmış yağdan faydalanmaya başlar. Depolanmış yağ vücut tarafından kullanılırken geriye ketonlar adı verilen kimyasallar bırakılır. Bu durum kontrol altına alınmazsa ketonlar kanda birikirler ve kanın asit değerini yükseltirler. Özellikle başta çocuklar olmak üzere Tip 1 şeker hastalığı olduğundan habersiz bireyler, DKA nedeniyle kötüleşmeden teşhis edilemeyebilirler. Bu nedenle DKA'nın belirtilerini ve semptomlarını hızlı bir şekilde tedavi edebilmek için tespit etmek önemlidir.
Tip 1 şeker hastalığının semptomları arasında başta planlanmamış kilo kaybı gelir. Eğer vücut yiyeceklerden enerji alamazsa, bunun yerine enerji için var olan kas ve yağları yakmaya başlayacaktır. Beslenme ve hareket tarzını değiştirmeden kilo vermeye başlamanın nedeni budur. Vücudun yağ yakarken ortaya çıkardığı ketonlar mide bulantısı ve kusma hissi oluşturabilir. Ketonlar kanda hayatı tehdit edebilecek tehlikeli seviyelere kadar yükselebilir.
Tip 2 Diyabet Nedir?
Tip 2 diyabet , kandaki şeker seviyesinin (glikoz) çok yüksek olmasına neden olan, oldukça yaygın bir durumdur. Vücut hücrelerinin normal olarak üretilen insüline karşı direnç kazanması, bu nedenle de kandaki şekerden faydalanamaması durumudur. Aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, stres, ailede şeker hastalığı görülmesi ve ilerleyen yaş Tip 2 diyabetin nedenleri arasındadır. Ancak Tip 2 diyabetin belirtileri insanları her zaman kötü hissettirmediği için kolaylıkla fark edilmeyebilir.
Normalde görülen aşırı susama, sık idrara çıkma ve yorgunluk gibi semptomların yanı sıra kalp ve sinirlerle ilgili ciddi sorunların ortaya çıkması ihtimalini arttırır. Tip 2 diyabet kişinin günlük yaşamını hayat boyu etkileyecek bir durumdur. Kontrol altına alınması için diyet değişikliği, ilaç kullanımı ve düzenli tıbbi kontroller gerektirebilir.
Tip 1 ve Tip 2 Diyabetin Başlıca Farkları Nelerdir?
Çocuklarda ve gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabette, bağışıklık sistemindeki bozukluklar nedeniyle pankreasta insülin yapan hücreler tahrip olur. Vücutta yeterli insülin yapılamadığından bu hastalar, dışarıdan insülin alamaz ise diyabet koması (ketoasidoz) gelişir ve yaşamları tehlikeye girebilir. Bu hastalar zayıftır, hastalık belirtileri kısa süre içinde ortaya çıkar ve gelişir. Bu diyabet tipinin tüm diyabetlilere oranı %5-10’dur.
Halen en sık görülen diyabet formu olan ve orta-ileri yaş grubunda görülen Tip 2 diyabette ise kişilerin pankreasında insülin üretilmesine rağmen çeşitli dokularda, özellikle kas, yağ, karaciğer ve damarlarda şişmanlık ve hareketsizlik nedeniyle insülinin etkilerine karşı vücutta direnç oluşmuştur ve insülin etkisi yetersiz kalır. Sinsi başlayan ve bu nedenle geç fark edilen bu tip diyabette kalıtımın rolü büyüktür.
Başlangıçta sadece yaşam tarzı düzenlenerek dengeli ve sağlıklı beslenme ile fiziksel aktivitenin artırılması ve kilo fazlası olanların zayıflatılması ile hastalık kimi zaman kontrol altına alınabilir. Kan şekerini düşürmek ve hastalığın ilerleyişini durdurmak için şeker düşürücü ilaçlara ihtiyaç duyulur. Hastalığın doğal süreci, bazen de tedaviye uyumsuzluk nedeniyle zamanla geçici veya kalıcı sürelerle insülin kullanmak gerekebilir.
Gestasyonel Diyabet Nedir?
Gestasyonel diyabet yani hamilelikte şeker hastalığı (gebelik şekeri) , hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücrelerinin hamileliğin ilerlemesiyle birlikte yeterli insülin salgılayamamasından kaynaklanır.
Gestasyonel diyabet nedeniyle geçmişte şeker hastalığı belirtisi olmaması durumunda dahi hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. Bu durum hamilelik bitiminde genellikle kendiliğinden düzelir. Ailesinde şeker hastası bulunanlar, 30 yaş üzerinde olanlar ve fazla kilolu olanlar hamilelikte şeker hastalığı riski taşırlar.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Kimlerde Görülür?
Şeker hastalığı, tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Tip 1 diyabet, pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun eksik veya hiç salgılanamamasına bağlı olarak gelişir. Ömür boyu tedavi gerektiren tip 2 şeker hastalığı ise vücut hücrelerinde insüline direnç gelişmesi sonucunda oluşur. Kan şekeri zaman içerisinde yükselerek çeşitli organlara zarar verir.
Tip 1 diyabet, ağırlıklı olarak çocuklarda ve ergenlik çağındaki kişilerde görülür. Hastalığın bu türü, çocuklarda en sık görülen kronik rahatsızlıklar arasında yer alır. Bununla birlikte yetişkinlerde de tip 1 şeker hastalığı gelişebilir. Genetik ve çevresel faktörüler, hastalığın gelmesindeki başlıca nedenleri oluşturur.
Tip 2 diyabet, hastalığın yetişkinlerde gözlemlenen türüdür. Ancak farklı etkenlere bağlı olarak ergenlik çağındaki kişilerde tip 2 diyabete rastlanabilir. Tip 2 şeker hastalığının bilinen başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
● Kişinin 45 yaş ve üzerinde olması
● Obezite
● Genetik yatkınlık
● Hamilelikte diyabet veya belirli kilonun üzerinde bebek doğurmak
● Düşük seviyede fiziksel aktivite
● Glukoz toleransının bozulması
● Irk/etnik grup
Yukarıda sıralanan etkenlere ek olarak Polikistik Over Sendromu, hamilelikte şeker hastalığı riskinin yükselmesine neden olabilir. Gebelikte (Gestasyonel) diyabet, kan şekerinin hamilelik döneminde annenin sağlığını olumsuz etkileyecek şekilde yükselmesidir. Şeker hastalığının bu türü, genelde geçicidir. Fakat bazı anne adayları, kan şekerlerindeki geçici yükselme dolayısıyla doğum sonrasında tip 2 diyabete yatkın hale gelebilir.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Risk Faktörleri
Genetik Faktörler ve Aile Öyküsü: Tüm diyabet türleri için aile öyküsü önemlidir.
Pankreasa Bağlı Hastalıklar: İnsülin hormonu, pankreas tarafından salgılandığı için, pankreasta meydana gelen herhangi bir hastalık diyabet riskine neden olabilir. Bazı nadir hastalıklar pankreasa zarar verebileceğinden, diyabete sebep olabilirler.
Obezite: Tip 2 diyabetin ve gestasyonel diyabetin en önemli risk faktörlerinden biri obezitedir. Tip 2 diyabete sahip hastaların %80’i aşırı kiloludur. Bel yağlanmasına sebep olan insülin direnci aynı zamanda tip 2 diyabete de sebep olabilir. Bu durumda uygun bir diyetle kilo kontrolünü sağlamak, semptomları azaltır ve hastanın genel sağlık durumda iyileşme sağlayabilir.
İnsülin Direnci: Tip 2 diyabette; hücrelerin insüline karşı direnç oluşturması kandaki glikoz seviyesinin artışına neden olur.
Hareketsiz Yaşam: Hareketsiz yaşam, kilo kontrolünü zorlaştırabilir ve Tip 2 diyabet riski doğurur.
Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu kadınlarda Tip 2 diyabet riskini artırır.
Yaş: Tip 2 diyabette; yaşam şekli ve hastanın kilosu gibi yaşı da önemlidir. İlerleyen yaşlarla metabolizma yavaşlamaya başladığından Tip 2 diyabet riski dolaylı olarak artar.
Gestasyonel Diyabet: Hamilelikte şeker hastalığı yaşayan kadınların, hamilelik sonrası dönemde Tip 2 diyabet hastası olma riski yükselir. 4 kilonun üzerinde bebek doğurmak, hamilelik şekerine işaret edebilir.
Özellikle kilo fazlası olan 40 yaş üstü kişilerde, açlık kan şekeri ölçümü ile diyabet aranmalı, normal (açlık glukoz düzeyi 100 mg/dl’nin altında) ise 3 yılda bir tekrar edilmelidir.
İdeal kilosunun üzerinde olan kişiler, yukarıdaki risk ögelerini taşıyorsa, diyabetin araştırılmasına daha genç yaşlarda (30’lu yaşlarda) başlanmalı ve diyabet aranması, açlık kan glukoz düzeyleri normal bulunsa bile hekim öngördüğünde şeker yükleme testi (OGTT) yapılması gerekir.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Tanısı
Diyabet tanısı için; açlık kan şekeri ölçümü, Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT) ve HbA1C testi sonuçlarına bakılır.
Açlık kan şekeri değeri, diyabet hastası olmayanlar için 70-100 mg/Dl arasında normal kabul edilir. Açlık kan şekerinin bu değerlerden yüksek olması durumunda (126 mg/DI ve üzeri) Oral Glukoz Tolerans Testi uygulanarak tokluk şekerinin değeri ölçülür. OGTT uygulaması, yemek yedikten sonraki 2 saatte yapılır. Yemeğin üzerinden geçen 2 saatin sonunda kan şekeri değeri 200 mg/DI ve üzerindeyse kişiye diyabet tanısı konur. OGTT değeri 200 mg/DI değilse ancak 140 mg/DI ve fazlasıysa kişiye gizli şeker tanısı konur. Diyabet tanısında HbA1C testi, geçmiş 3 aydaki ortalama kan glukoz düzeyiyle ilgili fikir verir.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Tanısı Nasıl Konulur?
Diyabet (Şeker Hastalığı) Tedavisi
Diyabet kronik bir hastalıktır ve kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın tedavisi, hastalığın olumsuz etkilerini önleyebilmek ve hastanın yaşam kalitesinin düşmesini engellemek içindir. Kan şekeri seviyesinin normal sınırlarda tutulabilmesi, hastalığın etkilerinin en aza indirgenmesi için önemlidir.
Hastanın diyabet hakkında bilgi edinmesinin, kendi kan şekerini kontrol etmesinin, doğru beslenmenin ve yeterli egzersizin uzun vadede ortaya çıkan komplikasyon riskinin azaltılması için önemi büyüktür. Bunların yanı sıra diyabetten kaynaklanan yüksek kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için sigara kullanılmaması ve tansiyon ile kolesterol seviyelerinin kontrol altında tutulması zorunludur.
Tip 2 diyabet tedavisi için antidiyabetik ilaç kullanımı ile Tip 1 diyabet tedavisi için insülin tedavisi şeker hastalığının ilaçla kontrol altına alınması için kullanılan yöntemlerdir.
Obezitesi bulunan şeker hastalarına uygulanan gastrik bypass ameliyatı sonucunda kan şekeri seviyeleri %80 ile %100 oranında normale döndürülebileceği görülmüş olsa da yaygın olarak başvurulan bir çözüm değildir.
Diyabetin Yol Açtığı Hastalıklar Nelerdir?
- Kalp ve damar hastalıkları
- İnmeler
- Göz damarları ve retinada hasar, görme kaybı
- Böbrek yetmezliği
- Erkeklerde sertleşmeme sorunu
- Diyabetik ayak, ayak yaraları
- Sinir sistemi hastalıkları
Diyabetik Ketoasidoz Nedir?
- Yüksek kan şekeri değeri
- Bilinçte bulanıklık, şuur kaybı
- Ağız kuruluğu, su içme ihtiyacı
- İdrarda şeker
- Mide bulantısı, kusma
- Karın ağrısı
- Nefeste meyve kokusu
- Halsizlik, bacaklarda uyuşma
Şeker Hastalığından Korunmak İçin Neler Yapılmalı?
Tip 1 diyabetin sebep olabileceği komplikasyonlardan korunmak için erken tanı önemlidir. Bu nedenle hastalığın varlığına yönelik belirtiler gözlemlendiğinde, vakit kaybedilmeden doktor kontrolüne başvurulması tavsiye edilir. Tip 2 diyabet ve komplikasyonlarından korunmak için uygulanabilecek öneriler ise şöyle sıralanabilir:
- Tip 2 şeker hastalığı riskinden korunmak için yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Bu kapsamda günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.
- Şeker gibi basit karbonhidratlar yerine tam tahıllı ürünler ve kuru baklagiller tercih edilmelidir. Basit karbonhidratlar, günlük alınan enerjinin %10’undan fazla olmamalıdır.
- Günlük tüketilen tuz miktarı kontrol altında tutulmalıdır. Tüketim miktarı, günde 5 gramı aşmamalıdır.
- Vücudun günlük enerji ihtiyacının %25 ila %30 aralığındaki kısmı yağlardan sağlanmalıdır. Ancak bu koşula uygun beslenme programı uygulanırken enerjinin doymuş yağ asitlerinden gelen oranı %10’un altında kalmalıdır.
- Tip 2 şeker hastalığının belirtileri oluşmaması için hareketli yaşam tarzı benimsenmelidir. Haftanın en az 5 günü düzenli olarak tempolu yürüyüş gibi orta yoğunlukta aktiviteler yapılmalıdır. Söz konusu aktivitenin süresi en az 30 dakika olmalıdır.
- Aşırı kilolu olanlar, doktor kontrolünde planlı fiziksel aktivite ve beslenme programlarına yönelmelidir.
- Sigara kullanımı veya alkol tüketimi söz konusuysa bu tür alışkanlıklara kesin olarak son verilmelidir.
- Riskleri minimum düzeye indirgeyebilmek için boya uygun vücut ağırlığı korunmalı ya da hedeflenmelidir.
Diyabette Nasıl Beslenmek Gerekir?
Karbonhidratlar
Sebzeler
Meyveler
Proteinler
Yağlar
İçecekler
Şeker Hastalığı (Diyabet) Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Kan Şekeri Değer Aralığı Kaç Olmalıdır?
Şeker Hastalığını Gösteren Semptomlar Nelerdir?
Obezite ve Diyabet Arasında Nasıl Bir İlişki Bulunur?
Şeker Hastalığında İlaçsız Tedavi Mümkün müdür?
Şeker Hastalığının Genetik Etkisi Olur mu?
Doktorlar
- Profesör Doktor BERRİN KARADAĞ Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor DENİZ GÖKALP Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor ENDER ARIKAN Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor HALUK ESGİN Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor İNAN ANAFOROĞLU Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor MEHMET TEMEL YILMAZ Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor ÖZLEM ÇELİK Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Profesör Doktor RÜŞTÜ SERTER Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Doçent Doktor AYŞENUR ÖZDERYA Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Doçent Doktor MÜJDAT KARA Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Doçent Doktor SAVAŞ KARATAŞ Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Doçent Doktor SEHER TANRIKULU Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Doktor YASER SÜLEYMANOĞLU Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
- Diyetisyen AYŞEGÜL AKKAYA ERDEN Diyabet Tedavisi Hızlı Randevu Al
Birimin Tüm İlgi Alanları
Tıbbi Birimler
Hastaneler
-
Altunizade Hastanesi
-
Atakent Hastanesi
-
Ataşehir Hastanesi
-
Ataşehir Tıp Merkezi
-
Bakırköy Hastanesi
-
Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi
-
Eskişehir Hastanesi
-
Fulya Hastanesi
-
Maslak Hastanesi
-
Taksim Hastanesi